Fenerbahçe için rüzgâr uygun: Kadıköy’den Glasgow’a uzanan tur hesabı
Mart ayının ilk perdesi Kadıköy’de açılıyor. Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda Glasgow Rangers’ı 6 Mart 2025 Perşembe akşamı 20.45’te Ülker Stadyumu’nda ağırlayacak; rövanş 13 Mart Perşembe 23.00’te Glasgow’da oynanacak. İki maç da TRT 1’den şifresiz yayınlanacak. Tribünler dolu, saatler net, beklenti yüksek.
Bu eşleşme sadece bir tur bileti değil, uzun zamandır aranan bir ivme demek. Sarı-lacivertliler, İskoç ekibiyle 2001’de kazanılan 2-1’lik maçın anısını taze tutuyor. O gün statta olanlar, oyun ritmi yakalandığında Rangers’ın ne kadar kırılgan kalabildiğini iyi hatırlar. Şimdi sahne yine benzer: ilk maç Kadıköy’de, ikinci maç Britanya’da. Fenerbahçe’nin işi, evde kontrolü eline alıp rövanşa taşımak.
Çeyrek final ufku da tabloyu cazip kılıyor. Olası rakipler arasında Roma ve Athletic Club gibi Avrupa deneyimi yüksek takımlar var. O yüzden bu tur, hem psikolojik hem sportif açıdan eşik. Geçildiğinde hikâye büyür; kaçırıldığında sezon anlatısı zorlaşır.
Ülke puanı boyutu da masada. Son yıllarda Türkiye’nin UEFA sıralamasındaki tırmanışı, kulüplerin bu tip turlarda topladığı puanlarla mümkün oldu. Son 16’daki her adım, gelecek sezonların Avrupa biletlerini doğrudan etkiliyor. Fenerbahçe’nin kazanacağı her puan, gelecek yılın planlarını kolaylaştırır.
Bir parantez de atmosfer için. Ülker Stadyumu’nun 42 binin üzerindeki kapasitesi, Avrupa gecelerinde sese ve enerjiye dönüşüyor. Erken baskı, temposu yüksek bir ilk 20 dakika ve duran toplarda doğru organizasyon… Kadıköy’de işler bu ritimde aktığında rakipler sıkça oyun planından kopuyor. Rövanş ise Ibrox’ta; oranın gürültüsü ve baskısı da meşhur. İki maç da tribünün maçın içine doğrudan etki ettiği türden olacak.
Saha içi plan: Anahtar eşleşmeler, ritim ve detaylar
Fenerbahçe sezona Jose Mourinho ile başladı ve oyun aklı büyük ölçüde belli: sahada kompaktlık, geçişlerde hız, duran toplarda disiplin. Hücumda Edin Džeko’nun ceza sahası zekâsı, Dusan Tadić’in pas açıları, Sebastian Szymański’nin üçüncü bölge koşuları ve İrfan Can Kahveci’nin şut tehdidi fark yaratıyor. Orta sahada Fred’in baskı zamanlaması ve pas arası becerisi, Ferdi Kadıoğlu’nun iki yönlü oyunu ise temelin harcı.
Rangers cephesinde yıllardır değişmeyen bir imza var: James Tavernier’in duran top kalitesi ve kenar oyununa kattığı ekstra skor katkısı. Kalede Jack Butland istikrarlı; önde Todd Cantwell oyun kurulumunda kilit, Cyriel Dessers ceza sahasında fırsatçı. İskoç ekibi, tempoyu bir anda yükseltip çizgi ortaları ve ikinci toplarla baskı kurmayı seviyor.
UEFA’nın deplasman golü kuralını kaldırması, iki maçın matematiğini değiştirdi. Artık “evde gol yememe” takıntısından çok, iki aya yayılmış bir toplam kalite ve oyun kontrolü belirleyici. Bu, özellikle ilk maçta risk-zaman yönetimini kritik hale getiriyor. 1-0’lık sabırlı bir galibiyet de 2-2’lik kaotik bir sonuç da sizi farklı bir rövanşa taşır. Ritmi siz belirlerseniz, Glasgow’da sürpriz yaşamazsınız.
İşin fiziksel boyutu da belirleyici olacak. Mart ayı takvimleri yoğun; lig ve kupa baskısı üst üste biniyor. Rotasyonun dozunu doğru ayarlayan, son 30 dakikada tazelenebilen takım bir adım önde olur. Burada kulübe katkısı kritik: Kenardan gelecek bir hızlı kanat, bir hedef santrfor ya da pası sakinleştirecek bir merkez oyuncu, iki maçın kaderini değiştirebilir.
Kilit eşleşmeler açık:
- Duran toplar: Tavernier’in servislerine karşı hava hâkimiyeti ve ikinci top temizliği. Fenerbahçe lehineyse Tadić–Szymański–Džeko üçgeniyle varyasyon şart.
- Kanatlar: Ferdi’nin çıkışları ile Rangers’ın bek-kenar koşuları arasındaki denge. Arkayı koruyan sigorta geç kalmamalı.
- Orta saha presi: Fred’in zamanlaması ve faul eşiği. İskoçya’da hakem standardı sertlik ve temas konularında sürpriz yapabilir.
- Kaleci performansı: Butland çizgi üstünde güven veriyor; Fenerbahçe’de ise ilk şutta güven dağıtan bir kurtarış takımın özgüvenini yukarı taşır.
Bir başka detay: Geçiş anları. Rangers topu kaybettikten sonra ani karşı pres yapmayı seviyor. Bu, Fenerbahçe’ye doğru ilk pası atabildiği her an geniş alanlar bırakır. Ters kanada hızlı yön değişimi, iki pasla üçüncü bölgeye sarkmayı mümkün kılar. Tam tersi senaryoda Fenerbahçe topu kaybederse, ön alan faulleri ve akıllı taktik faullerle oyunu yavaşlatmak kritik.
Kaybı minimize etmenin yolu basit ama zor: rakip yarı sahada topu doğru kapatmak, orta blokta mesafeyi dar tutmak, ceza sahasında gereksiz risk almamak. Rangers’ın en çok beslendiği anlar, karambol ve ikinci toplar. Bu nedenle uzaklaştırmaların yönü ve şiddeti bile planın parçası.
Psikoloji tarafında ilk golün etkisi büyük. Kadıköy’de erken gol, tribünün basıncını katlar ve Rangers’ı mecburen öne iter. Bu da Fenerbahçe’nin sevdiği geçiş pencerelerini açar. Tersine, ilk golü Rangers bulursa oyun bir anda güç mücadelesine döner. Sabır burada anahtar kelime.
Hava koşullarını da küçümsemeyelim. Glasgow’da Mart akşamı rüzgâr, yağmur, ıslak zemin… Topun sekme açısı bile pas kalitesini değiştirir. Uzun toplar ve ikinci toplara hazır bir plan, olumsuz hava senaryosunda sigorta olur.
Disiplin ve kart yönetimi, iki maçın görünmez değişkeni. Avrupa’da VAR müdahaleleri sık; ceza sahası itiş-kakışları ve geç kalınmış müdahaleler pahalıya patlayabilir. Rakibi ceza sahasından uzakta tutmak ve ikili mücadelelerde vücut kullanımını doğru yapmak gerekiyor.
Taraftar tarafında tablo net: İstanbul’da biletlerin kısa sürede tükenmesi bekleniyor. Kulüp, güvenlik ve ulaşım planlaması için erken giriş çağrısı yapacaktır. Glasgow’a gidecek deplasman taraftarı için de toplu hareket, maç öncesi toplanma noktaları ve stat kurallarına uyum güvenli bir gece sağlar.
Günün sonunda bu turu “tarihî fırsat” kılan şey, sahadaki ihtimallerle sınırlı değil. Çeyrek finale uzanan bir yol, hem soyunma odasına hem ülke futboluna moral yazar. Fenerbahçe için ajanda basit: Kadıköy’de skor ve oyun üstünlüğü, Glasgow’da soğukkanlı kontrol. 6 Mart 20.45’te ışıklar yanacak, 13 Mart 23.00’te hikâye tamamlanacak.