Gazze'deki Kriz ve Ortak Tutum
Türkiye ve İran son aylarda bölgede yaşanan krizlere karşı sıkça diplomatik temaslarda bulunuyor. Hakan Fidan ve Abbas Erakçi arasında 21-22 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilen telefon görüşmesi ise tam da bu sürecin ortasında gerçekleşti. Görüşmenin ana başlıklarından biri, dünyadan yankı bulan ve artık bir felaket boyutuna ulaşan Gazze'deki insani kriz oldu.
İki ülkenin dışişleri bakanları, yardım ulaşmasında yaşanan zorlukları masaya yatırırken, insani müdahalenin acilen artırılması gerektiği görüşünde buluştu. Özellikle Türkiye, sahadan edinilen verilere göre, Gazze'de temel ihtiyaç maddelerine ve sağlık hizmetlerine erişimin neredeyse imkânsız hâle geldiğini İran tarafıyla paylaştı. İran ise, bölgesel dayanışmanın artırılması ve yardımların organize şekilde iletilmesi için Türkiye ile koordineli çalışmaya hazır olduğunu yineledi.
Suriye ve İstanbul'daki Nükleer Müzakerelerde Ortak Zemin
Görüşmede Suriye de ayrı bir başlık olarak öne çıktı. Türkiye son günlerde sınır hattında artan hareketlilik karşısında şeffaf bilgilendirme ve güvenlik iş birliğini önemsiyor. Suriye’de ortaya çıkan yeni dengeler ve bölgedeki bazı aktörlerin tutumu, iki ülkenin değerlendirmelerinde kilit rol oynadı. Fidan ve Erakçi, Astana formatında varılan mutabakatları da gündeme getirdi. Özellikle insani yardımlar, mülteci meselesi ve sınır güvenliği, Türk ve İran dış politikalarının kesişen noktalarından birisi olarak ele alındı.
Görüşmenin bir diğer önemli başlığı ise cuma günü İstanbul'da yapılacak nükleer müzakereler oldu. İran'ın nükleer programına ilişkin uluslararası toplumun hassasiyeti giderek artarken, İstanbul’daki toplantı öncesi Türkiye ve İran’ın pozisyonlarını netleştirdiği belirtildi. Fidan ve Erakçi, nükleer görüşmelerin sağlıklı ilerleyebilmesi için diplomatik iletişimin ve güven artırıcı adımların sürdürülmesinde mutabık kaldı.
Bu tür üst düzey görüşmeler, bölgede süregiden belirsizlikler karşısında Ankara ve Tahran’ın iş birliği kanallarını açık tuttuğunu gösteriyor. Türkiye, özellikle bölgesel çatışmalarda arabulucu ve dengeleyici bir rol üstlenmeye çalışırken, İran da kendi diplomatik etkinliğini artırma eğiliminde. Şu an için her iki taraf da kayda değer bir uzlaşı sinyali veriyor ve İstanbul’daki müzakereler hem bölge hem de küresel diplomasi açısından merakla bekleniyor.